Kaş gezi ve kampçılık rehberi

Tatil deyince bizim aklımıza hemen Akdeniz’in masmavi suları ve oksijeni tertemiz doğası geliyor. Geçtiğimiz yıllarda tatilimiz için Adrasan’da özel bir kamp tesisini tercih etmiştik. Bu yıl tatilimizin gözdesi Antalya’nın Kaş şehri oldu. Özellikle yüzümüzü çevirdiğimiz her noktada karşımıza çıkan muhteşem manzaraya resmen kalbimizi bıraktığımızı söyleyebilirim. Kaş şehri, Antalya şehrinde en büyük yüzölçümüne sahip 4. Şehir olarak seçilmiş. Üstelik Kaş şehrinin yaklaşık 70 km. uzunluğunda çok geniş bir sahil şeridi bulunuyor. Dolayısıyla yolda yürürken bir yanınızda dağların heybetiyle büyülenirken diğer noktada berrak denizle iç geçirebiliyorsunuz.

Saymakla bitiremeyeceğimiz güzelliklere sahip Kaş, Antalya şehir merkezine yaklaşık 190 km’lik uzun bir mesafede bulunuyor. Ayrıca Kaş, şehir merkezinin tam olarak batı noktasında yer alıyor. Kaş’ı diğer turizm noktalarından ayıran özelliklerinden biri de Likya Yolu ve Karia Yolu’nun kesişim noktasında bulunması. Dolayısıyla bu durum, bölgeyi kültür turizmi açısından da bir vazgeçilmez hâline getiriyor. Biz Kaş’ı şehir gürültüsünden uzaklaşmak, Akdeniz’in en batısını keşfetmek ve sıra sıra dizilmiş kamp alanlarını görmek için tercih ettik ve yolculuğumuzu Sakarya şehrinden başlattık. Siz de tatiliniz için Kaş’ı tercih edecekseniz; ulaşım detayları, Kaş denizi, mevsim özellikleri, kamp alanları, merkez araştırması, gece hayatı, yemekleri, aktivite imkânları ve doğal güzelliklerini paylaştığımız Kaş gezi ve kampçılık rehberi yazımızı okumaya devam edebilirsiniz.

Kaş Rehberi

Kaş’a Nasıl Gittik?

Kaş tatilimizi başlatma noktasında en tedirgin olduğumuz konunun ulaşım olduğunu söyleyebilirim. Özel aracımız olmadığı için toplu taşımayla uzak bir noktaya gitmek gözümüzde çok fazla büyüyordu. Ancak gözümüzde büyüttüğümüzden kolay hatta çok daha basit olduğunu söyleyebilirim. Tatile gideceğimiz tarih 5 Eylül gecesine denk geliyordu. Yol ise yaklaşık 10 saat 45 dakika sürüyor. Biz giderken Kâmil Koç firmasını tercih ettik. Diğer firmaların gidiş süresi biraz daha uzun olabiliyor. Yolculuğumuza 00:30 saatli Kaş otobüsüyle Adapazarı Otobüs Terminali’nden başladık. Giderken otobüs Kütahya, Afyon, Burdur, Fethiye ve Kalkan gibi popüler şehirleri de ziyaret etti. Yolculuk esnasında acıkırsanız otobüs Afyon şehrinde Adalya Dinlenme Tesisi’ne uğruyor. Burada çorba, sulu yemek ve pilav çeşitlerini yiyebilirsiniz. 

Küçük çaplı molalardan sonra günün ilk ışıklarıyla gözümüzü Akdeniz’in kıyı kesimlerinde açtık. Akdeniz’e girmiş olmanın mutluluğuyla kalan yolun nasıl geçtiğini bile anlamadığımızı söylesek çok da yanlış olmaz. Kaputaj Plajı’nın güzelliğiyle büyülendikten sonra girdiğimiz yolda çok fazla dönemeçli virajlar vardı. Ancak yine de hayatım boyunca gördüğüm en güzel manzaraları yol olduğunu söyleyebilirim. Biletimizin hedef noktasını Kaş Otogarı olarak belirlemiştik. Yolda dinlenme molaları ve benzin süresi derken saatimiz 12:00’ı buldu. Kaş Otogarı’na yaklaşık 7-8 dakika kalmışken yolda bir sürprizle karşılaştık. Otobüsümüz gideceğimiz Kaş Olympos Mocamp’ın tam olarak önünden geçti. Görür görmez kendimizi otobüs kapısında bulduk. Eşyalarımızı alıp indik ve bizim için 5 gün sürecek Kaş kamp tatili yolculuğu başladı!

Kaş Kampına Neler Götürdük?

Kaş’a doğru yola çıktığımız kamp tatiline toplu taşımayla gittiğimiz için sıkıntı duyduğumuz ikinci konu da elbet buydu. Ancak götürdüğümüz eşyaların bize 5 gün için fazlasıyla yeterli geldiğini hatta kamp tesisinde birçok eşyayı bulduğumuzu söyleyebilirim. Kamp ekipmanlarını hazırlarken en önemlisi bizim için konforlu bir çadırdı. Geçtiğimiz senelerde Adrasan’a giderken iki kişilik klasik bir çadır modeli tercih etmiştik. Ancak o sene özellikle çadır konusunda hem küçük boyut hem de güneş geçirme özelliğinin bizi çok zorladığını söyleyebilirim. Bu yıl aynı zorlukları yaşamamak için en büyük önemi çadıra verdik. Bu yüzden çadırımızı Comfort serilerinden seçtik. 4 kişilik aile çadırında iki kişi olarak kaldık. Üstelik çadırın eşyalarımızı koyabileceğimiz bir verandası da vardı. Özellikle çadıra eşya koyma konusunda neredeyse hiç zorlanmadık ve bu tatilimizin oldukça konforlu geçmesini sağladı. Çadır konusunda tek problemimiz güneş geçirmez yapıda olmamasıydı. Ancak kamp tesisini önceden arayıp edindiğim bilgide çadır kurma yerlerinin ful gölgelik olduğunu söylediler. Bu yüzden açıkçası güneş geçirme özelliğini çok fazla dert etmedik. (Keşke biraz etseymişiz. Sabah 8’den itibaren inanılmaz bir sıcakla çadırda uyandık.)

Gelelim çadır içine. Kamp alanına toplu taşımayla geldiğimiz için yanımızda kamp yatağı ya da yastık getiremedik. Bu durumun bizim biraz zorladığını söyleyebilirim ancak kendimiz için alternatif çözümler üretmeye çalıştık. Yanımızda zeminle direkt temas etmemek için mat ve battaniye benzeri şeyler götürdük. Yastık işini de yumuşak tatil kıyafetlerimizle çözmeye çalıştık. Açıkçası bu durum her ne kadar zorlayıcı gibi görünse de hafif sert olması nedeniyle boyun bölgeme iyi geldiğini bile söyleyebilirim 😊

Evet gelelim soğukluk konusuna. Bir kamp tatilinde en moral bozucu detay uykunun en tatlı yerinde üşümek olabilir. Kaş’ın normale göre biraz daha sıcak olduğunu biliyorduk. Ancak yine de Eylül ayı olmasını göz önünde bulundurarak yanımızda üstümüze örteceğimiz ek örtü götürdük. İyi ki götürmüşüz. Akşam havanın nemiyle üstümü örtmeden uyusam da sabah 5-6 sularında artistliğimi geride bırakıp örtüye sarıldığımı itiraf edeyim. 

Kamp tatilimize toplamda iki sırt çantası, bir bez çanta, mat ve çadır ekipmanlarıyla çıktık. Dolayısıyla sırt çantalarına da koyabildiğimiz kadarını fazlasıyla doldurduk. Öncelikle üst-baş için kendimize çok fazla bir şey almadık. Bu tatil bizim için yoğun nişan temposundan sıyrılma ve kafa dinleme temalarını içeriyordu. Bu nedenle açıkçası tek amacımız rahat olmaktı. Ben yanıma bir şort, iki elbise ve tişört aldım. Hatta bir tişörtümü giymedim bile. Kaş’a tatile gidiyorsanız denizi görünce fazlasıyla iç geçireceğiniz için gündüz vakti sadece mayolarınız yeterli olacaktır. Akşam olunca da fazla makyaja ya da süslenmeye gerek yok; Kaş’ın yakıcı güneşiyle zaten doğal olarak güzelleşiyorsunuz. 😊

Gelelim yemek ekipmanlarına. Biz tatilimizi 5 gün yapacağımız için aperatif yiyeceklerle vaktimizi geçiririz diye düşündük. Hatta tava ve tencere gibi malzemeler bile almadık. Kamp tesisini aradığımda buzdolabı ve ocak imkânı olduğunu ancak tencere ekipmanlarının olmadığını söylediler. Yanımızda mutfak eşyasına dair; çatal, bıçak, zeytinyağı, tuz, tahta kaşık, açacak, bulaşık deterjanı ve sünger götürdük. Hatta zeytinyağı ve bulaşık deterjanını da yük etmemek için küçük seyahat kitlerine yerleştirdim. Çok rahat oldu, mutlaka tavsiye ederim. Yemek malzemesi konusunda sınırlı eşya götürsek de çok fazla zorlanmadık. Kaş Olympos Mocamp’ın 1 km uzaklığında Kaş Marina içinde bir Migros var. Birçok ihtiyacımızı oradan hallettik. Kendimize karton tabak, bardak ve masa örtüsü aldık. İlk gün yemek konusunu ton balıklı salata şeklinde geçirdik. İkinci gün Akdeniz’e gelip rakı-balık yapmadan dönmek olmaz dedik. 😊 Diğer günlerde de Migros’un konserve ürünleriyle öğlen yemeği yaptık. Akşam vaktinde de bazen Migros’un lezzetli pizzalarını sıcak sıcak tükettik bazen de Kaş merkezine gidip ev yemeği yedik. Kaş Olympos Mocamp’ta her çadıra özel masa ve sandalye ücretsiz olarak temin ediliyor. Yemekler ve akşam sohbetlerimizi de böylece konforlu bir masaya yatırmış olduk. Kısacası ekipmanlarımız yemek konusunda ne kadar sınırlı olsa da aç kalmadan lezzetli öğünler tükettiğimizi söyleyebilirim.

Son olarak kampçılığın dayanışma gücüne de değinmek istiyorum. Yan çadırımızda kalan Ebru ve Uğur ile çok yakın dostluklar kurduk. Kendileri uzun süreli kampçı olduğu için ekipmanları bizden daha donanımlıydı. Özellikle çay ve kahve konusunda kendilerine birçok kez misafir olduk. Bizden yardımlarını hiçbir zaman esirgemeyip, kampçılığın arkadaşlıklarla daha güzel olduğunu gösterdiler. 😊

Kaş’ta Nerede Denize Girdik?

Kaş deyince upuzun sahil şeridinden bahsetmemek olmaz. Merkeze doğru yürürken sağ tarafınıza upuzun bir sahil şeridini izleyerek yürüyorsunuz. Özellikle akşam vakitlerinde deniz üzerine yansıyan yakamozla çok romantik saatler geçirebilirsiniz. Kaş’ta denize girebileceğiniz Kaputaş Plajı, Büyük Çakıl Plajı, Küçük Çakıl Plajı, İnceboğaz Plajı ve Asmaaltı Plajı gibi popüler noktalar bulunuyor. Biz tatil süresi boyunca Kaş Olympos Mocamp’ın misafirlerine ücretsiz olarak sunduğu plajından faydalandık. Plajda minderli şezlonglar, şemsiye, su bağlantısı, soyunma kabinleri, büfe, tuvalet, duş, loca, duba ve iskele vardı. Ancak iskele ve loca bölümleri belirli bir ücret karşılığında kiralanıyordu. Bu nedenle vaktimizin büyük bir çoğunluğunu klasik plaj bölümünde geçirdik. Denize girerken normal sahilin yanı sıra merdiven bölümünü tercih ettik. Zaten suyun ilk başta sığ yapısı olduğu için girdiğiniz her noktada ayaklarınız yere değmeye başlıyor. Kısa bir süre ilerledikten sonra yavaş yavaş derinliği hissedebiliyorsunuz. Ancak yüzmeyi bilmeseniz de çok zorlanacağınızı düşünmüyorum. Denizde genel olarak tekne geçmediği sürece çok fazla dalga ve akıntı olmuyor. 

Kaş’ta iç geçirdiğimiz bir diğer plaj da Kaputaş oldu. Ancak maalesef tatil süremiz boyunca Kaputaş Plajı denizine girme imkânı bulamadık. Sadece büyüleyici manzarasına şahit olma şansına eriştik. Kaputaş Plajı Türkiye’nin Maldivler’i olarak biliniyor. Plajın altın sarısı kumsalı ve akvaryumu andıran berraklıktaki denizine ulaşmak için yaklaşık 190 basamak kat etmeniz gerekiyor. Ancak yorgunluğunuzun şahit olduğunuz büyüleyici güzellik karşısında ortadan kalkacağını garanti edebiliriz. Kaputaş Plajı’na girişler ücretsiz olarak sağlanıyor. Ayrıca duş kullanımı da ücretsiz. Ancak plajda şezlong ve şemsiye kullanımı için makul bir ücret ödemeniz gerekiyor. Bu yıl tatilimizde Kaputaş Plajı’nda denize girme şansını kaybetsek de muhteşem bir manzarayı hafızama kazıdığımı ve ilerleyen yıllarda mutlaka bu güzelliği tekrar ziyaret edeceğimi garanti ederim.

Kaş Denizi Nasıl?

Kaş’ın ilk görüşte hayran kalacağınız denizi genellikle taş ve kayalık bir yapıya sahip. Bu durum bizi çok fazla rahatsız etmese de ayağınıza taş batmasından huzursuz olacaksanız mutlaka yanınızda deniz ayakkabısı götürmeniz gerekiyor. Taşlardan yavaş yavaş denize yürüdükçe özellikle öğlen saatlerinde sıcacık bir denize girme şansı yakalıyorsunuz. Ben genel olarak Kaş denizinde çok soğuk bir akıntı görmedim. Ancak girdiğiniz saatten kaynaklı olarak bazen sıcak suyun ardından soğuk bir akıntı gelebiliyor. Bu durum da çok kısa süreli olduğu için suyun içinde hiç üşümüyorsunuz. 

Kaş denizini tek bir cümleyle özetleyecek olursam “Akvaryum gibi…” diyebilirim. Denize girdiğiniz nokta ne olursa olsun zemine şöyle bir göz ucuyla baktığınızda bütün taşları görebiliyorsunuz. Hatta ben kumsal taşlarına çok meraklı olduğum için sığ noktalarda çıplak gözle dışarıdan bakarak birçok taşı gördüm ve hatıra olarak aldım. 😊 En güzel noktalarından biri de berrak deniz sayesinde dipte yüzen birçok balığı görebiliyor hatta onlarla yüzme şansına ulaşabiliyorsunuz. Kaş denizinde balık yoğunluğu biraz fazla ancak hiçbir şekilde insanlara zararı dokunmuyor. Hatta deniz üstünde atlayışlarını gördüğünüzde adeta görsel bir şölene tanıklık ediyorsunuz. 

Son olarak Kaş denizinin fazlasıyla tuzlu olduğunu söyleyebilirim. Hatta birkaç kez denizin dibine daldığımda göz ve burun bölgemin tuzdan yandığını hissettim. Ancak bu durum sizi hiç korkutmasın, hemen geçiyor. Üstelik tuzlu deniz, vücudumda bulunan birkaç sivilce ve lekeyi anında kurutarak yok etti. Hatta saçlarıma da doğal tuz terapisi yaptığı için benden tam not aldı. 😊

Kaş’ta Hangi Kamp Alanı’na Gidilir?

Akdeniz’in mavi cenneti Kaş, kamp alanları noktasında da gelişmiş bir şehir. Daha önce Campalow olarak Kaş kamp alanları isimli bir yazı derlemiştik. Kaş gezimde söz konusu kamp alanlarının birçoğunu çıplak gözle görme imkânına eriştim. Andifli bölgesi Uğur Mumcu Caddesi üzerinde sırasıyla birçok kamp alanı bulunuyor. Biz sırasıyla Kaş Evren Camping, Kaş Olympos Mocamp, Kaş Marin Camping, Kaş Camping ve Arıkan Bungalow & Camping tesislerini gördük. Kaş kamp alanlarını farklı kılan en önemli özellik hepsinin muhteşem bir doğa içerisinde kurulmuş olması. Hangi tesiste kalırsanız kalın sabahın ilk ışıklarıyla büyüleyici Kaş denizini görme şansını bulabiliyorsunuz. Ayrıca söz konusu tesislerin her birinin önünden Kaş merkezine doğru hareket eden minibüsler geçiyor. Dolayısıyla konforlu bir şekilde konaklarken şehre ulaşımınızı da kolayca sağlıyorsunuz. Minibüse binmek yerine yürümek isterseniz de bu kamp alanlarından merkez yaklaşık 2 km uzaklıkta bulunuyor.

Biz tatilimiz için Kaş Olympos Mocamp’ı tercih ettik. Genel olarak sunduğu imkânlar, güler yüzlü hizmeti ve muhteşem doğasıyla her şeyden memnun kaldığımı söyleyebilirim. Kamp alanına günlük kişi başı 100 TL ödedik. Eylül sezonu olduğu için çok kalabalık değildi. Bu yüzden sıcak su ve buzdolabı konusunda herhangi bir mağduriyet yaşamadık. Özellikle Kaş Olympos Mocamp’ın tepede yer alan çadır kurma yerlerini çok beğendik. Bu seneki kampımızda olmasa da yıllar sonra yeniden gittiğimizde manzaraya karşı çadır kurabileceğimiz tepe noktaları tercih edeceğiz. Üstelik tesiste hem üst hem de alt kısımlar için iki mutlak ve farklı duş-tuvaletler ayrılmış. Böylece konakladığınız noktada ihtiyaçlarınız konusunda hiçbir zorluğa maruz kalmadığınız gibi kalabalığa da denk gelmiyorsunuz.

Kaş Merkezinde Neler Yapılabilir?

Gelelim Kaş’ın eğlence ve kültür kokulu sokaklarına. Kaş merkeze giderken kamp alanından yürümeyi tercih ettik. Yaklaşık 25 dakika yarım saat aralığında merkeze ulaştık. Kaş merkezinde dikkatimi çeken en büyük nokta küçük ama bir o kadar da kapsamlı bir yer olması. Merkezde yeme-içme, alışveriş ve gezi adına her türlü imkânı çok fazla yol kat etmeden bulabiliyorsunuz. Özellikle merkezde sevdiğim bir diğer özellik de el emeğine verilen önem oldu. Merkezde birçok kadın kendi el emeğiyle ürettiği bez bebek, takı tasarımı ve örgü gibi çalışmalar için stant kurmuş. Küçük bir alanda kadın gücünü fark etmek ve birbirinden güzel insanlarla sohbet etmek paha biçilmez bir keyifti.

Kaş merkezine giderken Uğur Mumcu Caddesi istikametinde Kaş Marina bulunuyor. Burada alışveriş yapabileceğiniz Migros ve keyifli vakit geçirebileceğiniz bar-restoran gibi alanlar mevcut. Üstelik yat club olarak da bilinen bölgede sahil şeridi boyunca birbirinden güzel yat manzarasına şahit olabiliyorsunuz. Marina oldukça özgür bir nokta olarak görülüyor. İçeride bisiklet süren, köpeğini gezdiren ya da çimenler üzerinde keyifli vakit geçiren birçok kişi mevcut. Ayrıca Marina çevresi güvenliklerle korunuyor. Dolayısıyla merkeze gitmeden keyifli vakit geçirmek ve alışverişinizi yakın bir noktada yapmak isterseniz Kaş Marina’yı ziyaret edebilirsiniz.

Biz bu tatilimizde deneyimlemesek de gördüğüm kadarıyla Kaş merkezden birbirinden güzel koylara tekne turları düzenleniyor. Sahil şeridinde size en uygun tekne turunu seçip sabahın ilk ışıklarıyla büyüleyici koyları ziyaret edebiliyorsunuz. Kaş tekne turlarıyla Çamlık Koyu, Akvaryum Koyu, Batıkşehir, Kaleköy, Üçağız Köyü, Tersane koyu, Korsan Mağarası ve İnönü Koyu gibi mükemmel rotaları ziyaret edebilirsiniz. Tekne turunu seçmeden önce detaylı gezi rotasını öğrenirseniz daha konforlu bir tekne turu yapabilirsiniz.

Kaş merkezinde hediyelik eşya dükkanları da epey fazla. Özellikle el yapımı gümüş takılar, Likya halıları, kilimler ve tasarım kıyafetler yoğunlukta. Biz ailemiz ve sevdiklerimiz içi Kaş şehir magnetlerinden aldık. Ancak daha fazlasını isterseniz adım başı gördüğünüz hediyelik dükkanlarda birçok çeşidi değerlendirebilirsiniz. Merkeze giderken yolun sağ tarafında bir mağazada çok tatlı bir teyzeyle karşılaştık. Bize hediye olarak bir magnet daha vererek oldukça mutlu etti. Onu anmadan da geçmek istemiyorum. 😊

Kaş merkezde neredeyse her sokağı görebilmek için üç-dört kere yokuş çıktık. Her sokakta loş ışığın da vermiş olduğu sımsıcak atmosfer kendimizi bambaşka bir dünyada hissetmemizi sağladı. Kaş sokaklarında dikkatimizi çekerek bizi üzen bir konu oldu, buna değinmeden geçmek istemiyorum. Sokaklarda birçok cins kedi ve köpek türü var. Hepsi de tasmalı ve öylece bırakılmış. Sanırım sahipleri Kaş bölgesinde iyi bir yaşam süreceğini düşünüp dostlarını orada yalnız bırakıyor. Kaş halkı her ne kadar canlılarla samimi bir yakınlık kursa da lütfen en yakın dostlarımızı sokakta bırakıp öylece gitmeyin.

Kaş Gece Hayatı Nasıl?

Kaş deyince meşhur gece hayatına değinmeden geçmek olmaz. Gördüğümüz kadarıyla Kaş gece hayatı oldukça eğlenceli ve kalabalık geçiyor. Biz çok fazla club sevmediğimiz için vaktimizin büyük bir çoğunluğunu barlar sokağında geçirdik. Normalde amacımız Aylin Aslım’ın Gagarin isimli barını ziyaret etmekti. Ancak gittiğimiz saat itibariyle Gagarin’in açık olduğu süreye denk gelemedik. Gagarin yerine bar tercihi olarak Meow, Boogie ve Mavi’yi seçtik. Merkeze çıktığımız ilk gün tercihimizi birinci olarak Meow’dan yana kullandık. Genellikle kokteyl ağırlıklı barda fazla bira çeşidi bulamasak da atmosferini çok beğendik. Özellikle sahibinin güler yüzü ve ikramıyla kendimizi çok rahat hissettik. Meow’da otururken Kaş sokaklarını yarı kuşbakışı olarak görme imkânı bulabiliyorsunuz. Bu sayede sohbet ederken Kaş’ı gözlemleme şansı da yakalayabildik. Meow’da fiyatların normal olduğunu söyleyebilirim. Ayrıca nakit ödediğimiz için %10 indirimden de faydalandık.

İkinci tercihimizi daha popüler bir yerden kullanmak istedik. Biraz araştırmalar ve tarımıza uygunluk açısından Boogie’yi tercih ettik. Genel olarak güzel bir atmosfere sahip olduğunu söyleyebilirim. Ancak saat 10 itibariyle yan yana barlarda çalan müzikler sohbetimizi biraz yarıda bıraktı. Yine de sokağın atmosferi, bira çeşitleri ve güler yüzlü hizmet bizi mutlu etti. Bira fiyatlarının Kaş’a göre normal bantlarda olduğunu söyleyebilirim. Ayrıca menüde yer alan Guinness bira da bizi fazlasıyla mutlu etti. 

Son olarak sahil bölgesinde bulunan Mavi’yi tercih ettik. Açıkçası favorimizin burası olduğunu söyleyebiliriz. Müzikleri ve samimi atmosferiyle kendimizi evde gibi hissettik. Ayrıca fiyatlar da Kaş normaline göre bir tık düşüktü. Üstelik bira içerken canınız benim gibi fazlasıyla midye çekiyorsa karşısında hemen sırayla midyeciler duruyor. Buradan midyenizi alarak Mavi’de bira eşliğinde tüketebilirsiniz. 😊

Son olarak Kaş merkezde gördüğümüz herkesin fazlasıyla mutlu olduğunu söyleyebiliriz. Tatil amacıyla gelmiş olmaktan ya da Kaş’ın büyüleyici atmosferinden midir bilmiyoruz ancak herkesin sokakta fazlasıyla mutlu ve enerji dolu olarak yürüdüğünü hissettik. Yabancı turist popülasyonu da çok fazla olduğu için çok farklı insanları tek bir noktada görme imkânı bulabiliyorsunuz. Bu arada Rus çocuk ve bebeklerin aşırı tatlılığına karşı sizi şimdiden uyarmış olayım 😊

Kaş’ta Ne Yedik?

Kaş’ta kamp yaptığımız süre boyunca ev yemeklerini oldukça özledik. Canımızın ev yemeği çektiği bir gün Kaş merkezi girişinde yer alan 2000 Restoran’ı ziyaret ettik. Fiyatlar normale göre bir tık fazla olsa da porsiyonları çok büyüktü ve yemekleri oldukça lezzetliydi. Öğle ya da akşam yemeği için gittiğinizde bir porsiyon yerine yarım tercih ederseniz fazlasıyla doyabilirsiniz. Özellikle mercimek çorbasını mutlaka denemenizi tavsiye ederim. Restoranda ev yemeğinin yanı sıra İskender gibi seçenekler de bulunuyor. 

Kaş kampımızın bir gününde de rakı-balık yaptığımızı söylemiştim. Aslında deniz mahsulleri kaş restoranlarında oldukça popüler. Özellikle merkezde gezerken farklı birçok balık restoranına denk gelebiliyorsunuz. Biz balık yemeği için Kaş Olympos Mocamp’ın İskele Restoran’ını tercih ettik. Kampta konaklamasanız bile dışardan geldiğinizde yemeğini restoranda yiyebilirsiniz. Restoranda çalışan Harun Abi bize fazlasıyla yardımcı oldu. Hatta rezervasyonumuzu “Sakaryaspor” adına yaptığı için onu unutmayacağız. 😊 Restoranda levrek balığı, yeni rakı ve çoban salata tercih ettik. Çok kısa sürede gelen balığımızın porsiyonu oldukça büyüktü. Hatta yanında domates, soğan, roka, patates, maydanoz ve limon da servis edildi. Uzun süredir yediğim en lezzetli balık olduğunu söyleyebilirim. Üstelik günbatımı eşliğinde yediğimiz muhteşem akşam yemeğinin uzun süre hafızamızdan silinmeyeceğini söylesek abartmış olmayız. 

Son olarak Kaş’ta midye yediğimizi söylemiştik. Kaş midyecilerinde gördüğümüz kadarıyla ürünler 2,5 TL’den başlayarak büyüklüğüne göre 5 TL’ye kadar yükseliyor. Ancak boyut küçük olsa da lezzetin aynı kaldığını söyleyebilirim. Hatta “Keşke bu fiyat özelliği midyecilerin hepsinde olsa!” Diye içimizden geçirdik. Kısacası taşı toprağı altın Kaş merkezinin başından sonuna dek vegan beslenme tarzından farklı dünya mutfaklarına kadar uzanan kapsamlı bir restoran çeşitliği bulunuyor. Ayrıca restoran, meyhane, pastane, bar, club, dondurmacı ve kokteyl bar seçenekleri sayesinde aradığınız her şeyi Kaş’ta bulabileceğinizi garanti ederiz. Bir de eğlenmeden dönmeyeceğinizi! 😊

Kaş’ta Hangi Aktiviteleri Yaptık?

Akdeniz’in batı yakası cenneti Kaş’ta en çok yapmış olduğumuz aktivitenin yürüyüş olduğunu söyleyebilirim. Tatilimizin her gününde yaklaşık 5-6 km’yi bulan kapsamlı bir yol yürüdük. Bu doğa ve atmosferin tadını da ancak böyle çıkarabilirdik. Özellikle Kaş merkeze gittiğinizde birbirinden ışıklı sokakları tek tek keşfetmek için her zerreyi yürümek zorunda kalıyorsunuz. Ancak tuhaftır ki hiçbir yorgunluk hissetmiyorsunuz. Biz yürüyüşün yanı sıra Kaş’ta kampçılık, gezi ve fotoğrafçılık gibi aktivitelere ağırlık verdik. Daha uzun bir tatil süremiz olsaydı kano ve yamaç paraşütü de yapmak isterdik. Aklımızın bir köşesine kazıdık. Bir sonraki tatili bekliyoruz 😊

Kaş’ta tatil yaparken tüplü dalış, serbest dalış, jeep safari, yamaç paraşütü, deniz kanosu, yoga ve at safari gibi etkinlikleri deneyimleyebilirsiniz. Özellikle Kaş’ın akvaryum gibi denizinde dibi görebileceğiniz bir dalış yapmanızı şiddetle tavsiye ederiz. Şehrin sokaklarında dolaşırken kendinizi tutamayacağınız bir aktivite de elbette ki fotoğrafçılık. Kaş’ta yüzünüzü çevirdiğiniz her nokta adeta kartpostallık bir görüntü vadediyor. Hâl böyle olunca da anı ölümsüzleştirmeden durabilmek çok da mümkün olmuyor.

Kaş’ın büyüleyici doğasını keşfetmek için yapmanız gereken en önemli aktivite elbette ki kampçılık. Sabahın ilk saatlerinde çadırın kapısını açar açmaz adeta iyileştirici bir atmosferi deneyimleyebiliyorsunuz. Üstelik çadırın karşısında bir manzara varsa şarabınızı açarak benzersiz mehtap eşliğinde keyifli vakitler de geçirebilirsiniz. Biz şehirden bunalıp doğayla baş başa kalmak istediğimiz için kamp yapmayı tercih ettik. Şehirde konforlu bir konaklama için butik oteller ya da glamping çadırlı tesisler de bulunuyor. Ancak ne olursa olsun Kaş’a gelince gönlümüzün doğayla baş başa kalabileceğimiz çadır kampından yana olduğunu söyleyebiliriz. Kaş’ta çadırın yanı sıra karavanla da konaklayabilirsiniz. Uğur Mumcu Caddesi üzerinde karavanını park ederek muhteşem manzara keyfini süren ve istediğinde anında denize ulaşan birçok kampçı gördük. Dilerseniz siz de çadır yerine karavanınızı kaparak Kaş’a gelebilirsiniz. Ayrıca Kaş sahilinde vakit geçirmek için özel aracınızı da tercih edebilirsiniz. Eşyalarınızı özel araçta bırakarak yanınıza almış olduğunuz kamp sandalyesini açıp güneşin keyfini çıkarabilirsiniz.

Kaş’ta Neler Gördük?

Kaş’ın doğası özellikle biz gibi İstanbul’da büyüyüp Marmara Bölgesi’nde yaşayan kişilere oldukça farklı gelecektir. Elbette bu noktada içinize çektiğiniz anda ferahlamış hissedeceğiniz muhteşem bir atmosferden bahsediyorum. Sabahın ilk ışıklarından itibaren benzersiz bir atmosferi ciğerlerinize çekebileceğiniz eşsiz saatler geçirebiliyorsunuz. Üstelik sabahın sessizliğinde çok farklı kuş cıvıltılarıyla uyanıp, ağacın yaprak sesleriyle huzur bulabiliyorsunuz.

Kaş’ta gördüğümüz ve dikkatimizi en çok çeken şeylerden biri de canlı çeşitliği. Kaş’ta daha önce hiç görmediğimiz kadar büyük arılar gördük. Hatta bir arı kahvaltı masamıza konuk olarak tabaktan bir parça yemeği alıp uçarak uzaklaştı. Bize de afiyet olsun demek düştü. 😊 Kamp alanı olması nedeniyle etrafta çok fazla böcek çeşitlerinin de olduğunu söyleyebiliriz. Ancak kampçılığın doğasında bu olduğu için açıkçası bizi çok fazla rahatsız etmedi. Biz sivrisinek ve kara sinekleri kendimizden uzaklaştırmak için OFF markasının spreyini kullandık. Evet işe yaradı ancak kesin çözüm olduğunu söyleyemem. Döndüğümüzde bacağımızda kırmızı noktalar görünce birçok sinek için öğle yemeği olduğumuzu fark ettik. 😊

Kamp alanında görüp bizi en çok şaşkınlığa uğratan bir diğer detay da taklitçi kuş oldu. Adeta fosforlu tüyleriyle ilk bakışta zaten gözlerimizi alamadık. Daha sonra duyduğumuz kedi sesiyle bir anda irkildik. İşin tuhafı etrafta kedi olmamasıydı. Taklitçi kuş resmen kedi sesi çıkartıyordu. Bunu birkaç kez tekrarladığında gözümüzle de görme şansı bulabildik. Belki de kamp boyunca bizi en çok şaşırtan detay buydu. Bir diğer şaşkınlık temamız da bebek tilki oldu. Kampın son gecesinde çadırın yanında otururken bir anda çalı sesleriyle irkildik. Önce bir köpek olabileceğini düşündük ancak köpeğin bu kadar uzun süre toprağı eşelemeyeceğini anladık. Bir süre ses kesildikten sonra uzaklardan yaklaşan bir tilki gördük. Kuyruğu yelpaze gibi ve suratı çok tatlı olsa da bize yaklaşmadı. Açıkçası biz de çok fazla cesaret edemedik 😊 Son olarak duba etrafında dolaşan su kaplumbağaları olduğunu öğrendik. Kaş denizinde yüzerken dalış yaparsanız oldukça büyük bir kaplumbağaya tanık olabileceğinizi bilmelisiniz.

Kaş’ın her noktasını karış karış gezmeye çalıştığımız ve doğasını uzun süre unutamayacağımız bir tatilin sonuna geldik. Kaş gezi rehberi yazımızda tatil boyunca gözlemlediğimiz her türlü detayı sizinle paylaşmaya çalıştık. Değerlendirmelerimiz doğrultusunda tatil için Kaş’ı tercih edecekseniz Campalow olarak hazırlamış olduğumuz “Antalya Kaş Kamp Alanları” isimli arama motoru üzerinden tesisler hakkında detaylı bir araştırma yapabilirsiniz. Son olarak Kaş’ta eğlenceli, doğayla iç içe ve konforlu bir tatil süresi geçirebileceğinizi söyleyebiliriz. Özellikle Akdeniz’in muhteşem denizinde yüzerken tüm stresten arındığınızı hissedebileceksiniz. Kaş şehriyle ilgili güncel gözlemleriniz varsa yorum olarak bizimle paylaşabilirsiniz. Akdeniz’in batı cenneti Kaş’ta uzun süre unutamayacağınız mükemmel bir tatil için şimdiden iyi eğlenceler dileriz!

Yorum Yaz